2 Nisan 2010 Cuma

renklerin anlamı

Renklerin anlamları

Renkler insanlar tarafından farklı şekillerde algılanır. Kimi renkler standartmış gibi dursa da farklı kültürlerde farklı farklı anlamlara sahip olabilir. Genel kullanılan renk anlamlarını anahtar kelimelerle vermek istediğimizde aşağıdaki listeye ulaşıyoruz.
  • Siyah: Ölüm, karanlık, zarafet, güç, gizem.
  • Beyaz: Mükemmeliğin rengi olarak adlandırılan beyaz saflık, ışık, temizlik, incelik ile bağdaştırılır.
  • Kırmızı: Ateş ve kanın rengi olan kırmızı enerji, savaş, tehlike, güç, tutku ve aşk ile bağdaştırılır.
  • Turuncu: Kırmızının enerjisi ile sarının mutluluğunu birleştiren turuncu, zevk ve gündoğumu ile bağdaştırılır. Turuncunun temsil ettiği kavramlardan bazıları ise mutluluk, yaratıcılık, başarı ve cesaretlendirmektir.
  • Yeşil: Doğanın rengi olan yeşil, iyileşme, uyum, tazelik ve doğurganlığı temsil eder. Güvenlikle de duygusal ilişkilendirilen yeşilin koyusu da parayı temsil eder.
  • Mavi: Denizin ve gökyüzünün rengi olan mavi, güven, sadakat, bilgelik, kendine güven, zeka ve gerçekle ilişkilendirilir.
  • Sarı: Mutluluk, canlılık, gençlik ve enerji ile ilişkilendirilir.
  • Mor: Krallık ile ilişkilendirilen mor, soyluluk, lüks, zenginlik ve savurganlığı temsil eder.


Devamı: http://www.bascek.com/5944/kompozisyonda-yardimci-ogeler-renk/#ixzz0juQJ659P

19 Temmuz 2009 Pazar

Galatasaray forma özlemi ve 2009-2010 umutları

Bilindiği üzere yarın 09-10 sezonu formalarımız tanıtılacak. Klasik parçalıya kesin gozuyle bakarsak diğer kalan 2 formadan birine şu yıllardır özlemini çektiğimiz(en azından ben) sarı formaya benzer bir tasarım yapılması olasılığı her ne kadar az olsada insanı heyecanlandırıyor(en azından beni=)). Herkesin birbirlerinden aldığı ve guvenilir kaynaklardan olduğu öne sürülen dedikodularda ya gecen sezonki gibi turuncu ya da mor-eflatun tarzı bir forma çıkartacakmışız. Son 2 senedeki transferlerde herkesi yanıltan yönetimin, allah rızası için bu seferde yanıltıp beni mutlu edeceğini umuyorum şu mübarek kandil gününde.
Tamam pazarlama taktiğidir, kurnazlıktır ama yıllardır nerdeyse hiç kullanmadığın renk varken başka çözüm yolları aramaya gerek var mı?


p.s. Fotograf http://galatasarayformalari.blogspot.com/ dan alıntıdır.
92/93 sezonu away formasıdır.

diego armando maradona


"iki rüyam var, ilki dünya kupasında oynamak, ikincisi ise oynadığım kupada şampiyonluk yaşamak."

15 Temmuz 2009 Çarşamba

zorunlu ara

Vizeler dolayısıyla ara verdigim bloga 1-2 gün icinde tekrar başlayacak olmak, sınavları unutturacaktır umarım.

12 Temmuz 2009 Pazar

footbal & life

Liverpool stadyumu oyuncu çıkış tünelinin hemen üstüne "this is anfield" yazdıran, 1973 teki şampiyonluk kutlamaları sırasında KOP tan şahsına atılan bir atkıyı alıp köşeye fırlatan polise "yapma! bu atkı birinin hayatı olabilir" diyerek ayarın kralını veren adam Bill Shankly!



Herkes için ne ifade ettiğini bilemem ama futbol olmasaydı onun boşluğunu şu hayatta neyle doldurabilirdim, gerçekten hiçbir fikrim yok. Allaha şükür tekerlekli sandalyede değilim fakat futbol oynayamadıktan sonra bu durumumun keyfini süremiyorum doya doya. Öyle şey de olur mu hiç demeyin zamanında milli takım akdeniz karmasında oynamış, daha 12-13 yaşındayken fenerbahçenin beğenip takımda görmek istediği bir çocukken klup doktorlarının profesyonel olarak futbol oynamayı yasaklayabileceği derecede romatizmaya(ankilozan spondilit) sahip olup herşeyini orda bırakmak zorunda kalan bir çocuk olmak, butun hayallerinizin gerçekten yıkılması demektir.

ben gerçekten rüyalarımda hep yedektim, ama takımın genç yeteneği olarak. Takımda kötü giden bir şeyler oldumu değiştirmek için ordaydım. 11 de olmadığım için kapris yapmıyordum hiç, biliyordum ki futbol biraz da tecrübe işidir.
Şu an nerdeyse üniversiteyi bitirmek üzereyim ama hala sahibi olmayı istediğim bir meslek yok. Hayatta zevk alarak yapabileceğim tek işti belki futbol, kendimi en iyisi hissedebilirdim oyuncular arasında, güven ve kapasitenin farkında olmak durmadan ilerlemeyi sağlayabilirdi.
Belki ilerde genç yetenek avcısısı olurum dedim, öğrendim ki bu ülkede bir şeyin hakkını vererek yapmak seni yukarılara taşımıyor. Sadece bu yetmiyor, tanıdıkların da olması gerekiyor..


Daha kendi adıma yazılabilecek çok şey var ama özetlemek gerekirse aynen yukardaki fotoda görmüş olduğunuz gibi futbolun kölesi olmuşum ama değerimi bilmiyor. Kast sisteminden dolayı olmasın sakın..?

Arkadaşlar aksam halı sahada maç var dediği zaman, önce 10-20 metre koşup herhangi bir yerimde ağrı varmı diye baktıktan sonra "abi bana maç oynanacağı gün haber vermeyin, en azından bir gun öncesinden haber verin ki yoğun ilaç uygulayabileyim oynamak için." demekten nefret etsem bile şu oyunu oynamak için neler vermem. Bir gün kısmet olurda erkek çocuğum olursa en başından itibaren futbolu sevdirmek için ne yapmam gerekiyorsa yapacağıma emin olabilirsiniz..


11 Temmuz 2009 Cumartesi

taraftarı olmak - club atletico boca juniors

Stadının girişinde "boca es mi religion, diego es mi dios, la bombonera es mi iglesia (boca dinim, diego tanrım, la bombonera mabedim)" yazan ve öldükten sonra vücutlarının yakılıp, küllerinin la bombonera'ya savrulmasını vasiyet etmiş taraftarlara sahip bir klup boca juniors.
her ne kadar tam tersi olduğuna dair söylentiler olsa da efsaneye göre bundan yıllar önce ezeli rakipleri River Plate'le olan maç 3-1 mağlubiyetle sonuçlanır. Bu durumu kabullenemeyen ateşli boca taraftarlari buenos aires metrosunda iki River Plate'li taraftarı öldurur ve "şimdi 3-3 oldu". yazarlar.


basit bir fotograf ama gerçekten çok güzel durmuyormu..? Görüntü la bombonera'dan kadraja girmiş. Tamam stadlar modernleşsin, herkesin isteği bu yönde ama ülker, telekom veya tayyip diye öz değerlerimizden vazgeçip herşeyimizle para, reklam yada yağcılık peşinde koşmaya gerek var mı?


bildigin bizim anadol gibi ama böyle bir arabam olsada efil efil bomboneraya gitsem demez mi insan?


Boca'dan; Buenos Aires'te Italyan göçmenlerin kurduğu, rengârenk boyalı evlerle dolu bir mahalleden bir manzara. Bizim taraftarlarımız her bulduğu köşeye, duvara rakip takımı hedef alan küfürler yazmaktansa bu tarz sanatsal faaliyetlerde bulunsalar keşke de sporun güzelleştirdiği hayata biraz daha tanıklık etsek...



hangi takımın taraftarı olupta uzulmemek yok ki.. Gerçi herif belki de copa libertadores final maçından galip çıkan takımını sabaha kadar kutladı ve merdivenlerde sızmak üzeredir odasına çıkamadan, kim bilebilir...

9 Temmuz 2009 Perşembe

taraftarı olmak...


Blogta seri haline getirmeyi düşündüğüm konuya girmiş bulunuyorum. Futbol olsun basketbol olsun veya spor dışında herhangi bir şey olsun insanlar tutkularını dışa vurmak isterler. Taraflarını, saflarını yada nasıl adlandırırsak kendilerini belli etmek, diğerlerinden ayrılmak isterler. Mücadele eden askerlerini gururla desteklemek isterler...